İstanbul'da özel bir lisenin okul müdürü İbrahim Oktugan'ın okuldan atılan bir öğrenci tarafından vurularak katledilmesi, Amasya’da öğretmenler tarafından protesto edildi.

Okul müdürü İbrahim Oktugan'ın yaşamını yitirmesine tepkiler gelmeye devam ederken eğitim sendikaları tarafından 10 Mayıs Cuma günü iş bırakma kararı alındı.

Amasya İl Milli Eğitim Müdürlüğüne yürüyen Eğitim Sen, Eğitim İş, Hürriyetçi Eğitim Sen, Türk Eğitim Sen, Eğitim Bir Sen üyeleri ve öğretmenler, şiddete hep birlikte tepki gösterdi.

CAMCI, “ARTIK KINAMAYI BIRAKIN, YASAMIZI ÇIKARIN”

Eğitim-Bir-Sen Amasya Şube Başkanı Kerem Camcı, “Hain bir saldırı sonucu okul müdürü İbrahim Oktugan'ın hayatını kaybetmesi üzerine, artan şiddet olaylarına karşı bir araya geldik. Şiddeti önleyecek, failleri cezalandıracak ve mağdurlara hukuki koruma sağlayacak bir yasal düzenleme talebinde bulunuyoruz. Bu vahim olayın ardından, eğitim camiasının bir parçası olarak acımızı paylaşıyor ve eğitimcilere uzanan ellerin kırılmasını diliyoruz.

Eğitim-Bir-Sen olarak, geçen yıl hayata geçirilen Öğretmenlik Meslek Kanunu tartışmalarında şiddete yönelik düzenlemeyi talep edip son ana kadar sergilediğimiz ısrarın gereği yapılmadı. Bugün yaşadığımız acılar, dünün ihmal ve umursamazlığının neticesidir. Yarın yaşanmasını istemediğimiz acılar da bugünkü ilgisizliğin sonucu olmamalıdır.

Eğitim çalışanlarına yönelik her saldırı, aklımızı körleştirmekte, ruhumuzu karartmakta, benliğimizi esir almakta, irfanımızı yok etmektedir. Bu sebeple, cehalete dayanan şiddeti veya şiddete dayanan cehaleti bir an evvel ortadan kaldıracak yasal düzenleme yapılmalıdır.

Eğitimciler olarak, şiddete karşı caydırıcı nitelikte bir cezai müeyyide getirilmesini, şiddete uğrayana, çalışana da hukuki koruma sağlayacak yasal düzenlemelerin acilen yapılmasını istiyor ve bekliyoruz. Bu doğrultuda, eğitim çalışanlarına karşı eğitim ve öğretim hizmetinin sunumundan kaynaklı şiddet eylemlerine yönelik cezai ve hukuki tedbirlerin alınması elzemdir.

Yetkililere sesleniyoruz; canımız yanıyor, kanımız akıyor. Artık kınamayı bırakın, yasamızı çıkarın. Susmayacağız, haykıracağız, şiddete hayır diyeceğiz. Tüm eğitimci şehitlerimizi rahmetle anıyor, toplumu hassasiyete davet ediyor ve gerekli adımların atılmasını bekliyoruz.” şeklinde konuştu.

ÖLGÜN; “GEREKLİ YASAL DÜZENLEMELERİN İVEDİLİKLE YAPILMALI”

Eğitim-Sen Amasya Şube Başkanı Mustafa Ölgün, yaptığı açıklamada eğitimde yaşanan şiddeti önlemek için somut adımların atılması gerektiğini vurguladı. Ölgün, "Okullarda can güvenliğimizin sağlanması için acil önlemler alınmalıdır" dedi.

Ölgün, açıklamasında şunları söyledi: "Millî Eğitim Bakanlığı’nın eğitim emekçilerine yönelik söylem ve yaklaşımları ile Öğretmenlik Meslek Kanunu üzerinden emeğimizin değersizleştirildiği ve itibarsızlaştırıldığı koşullarda çok sayıda eğitim emekçisi görev yaparken şiddetin hedefi haline gelmektedir. Geçtiğimiz gün İstanbul Eyüp’te özel bir okulda görev yapan emekli öğretmen İbrahim Oktugan’ın bir öğrencisi tarafından gerçekleştirilen silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmesinin derin üzüntüsünü yaşıyoruz."

Toplumun her kesiminde yaşanan şiddet olgusunun okullara da sıçradığını ifade eden Ölgün, "Bugüne kadar eğitimden sorumlu olan bütün bakanların yaptıkları açıklamalarda eğitim sisteminde yaşanan olumsuzlukların sorumlusu olarak öğretmenleri göstermesi, CİMER uygulamasının eğitim emekçilerine karşı bir sopaya dönüştürülmesi, MEB’in eğitimde yaşanan sorunlara çözüm üretmek yerine öğretmenleri ve idarecileri veli/öğrenci karşısında tek muhatap olarak bırakması, bugün yaşananlara zemin oluşturmuştur" diye ekledi.

Eğitim emekçilerinin can güvenliğinin sağlanması için Millî Eğitim Bakanlığı'nın acilen harekete geçmesi gerektiğini belirten Ölgün, "Okulda şiddet olaylarının son bulması için MEB’i acilen önlem almaya çağırıyoruz. Sendikamız bu konuda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye hazırdır" şeklinde konuştu.

Eğitim-Sen olarak İbrahim Oktugan öğretmenin ailesi başta olmak üzere tüm meslektaşlara başsağlığı dileyen Ölgün, eğitimde ve eğitim emekçilerine karşı yaşanan şiddetin sona ermesi ve can güvenliğinin sağlanması için gerekli yasal düzenlemelerin ivedilikle yapılmasını talep etti.

TERZİ, “ŞİDDETE MÜSAMAHA GÖSTERMEYECEĞİZ”

Türk Eğitim-Sen Amasya Şube Başkanı Kamil Terzi, yaptığı basın açıklamasında eğitim camiasının yasa boğan şiddet olaylarına bir yenisinin eklenmesiyle derin bir üzüntü yaşadıklarını ifade etti. Terzi, açıklamasında öğretmenlere yönelik şiddetin arttığını belirtti.

Şiddetin önlenmesi için ciddi ve caydırıcı yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini savunan Terzi, “Biz eğitimciler önce İtibarsızlaştırıldık, sonra hakaretlere uğradık, yumruklandık, bıçaklandık ve öldürüldük. Şiddete Yönelik Önlem Almak İçin bilmem Daha Kaç Eğitimcimizi Yitireceğiz?

Okullarımızdaki öğretmenlere yönelik şiddet, mobbing, taciz, itibarsızlaştırma maalesef had safhaya ulaşmış, Ciddi, caydırıcı yasal düzenlemeler yapılmadığı için de bu vakalar önlenemez hale gelmiştir.

Disiplin yönetmeliklerinin yetersizliği, eğitimcilerin itibarını zedeleyen öğretmeni şikâyet hatları,  öğretmenlik mesleğinin mülakat, torpilli yönetici görevlendirmeleri, rotasyon, performans, şeffaf olmayan ödül ve ceza gibi uygulamalarla rencide edilmesi, ekonomik, sosyal ve özlük haklarının gasp edilmesi, eğitimcilerimizi küçük düşürücü yayın, tutum ve açıklamalar,

Okullarımızda güvenlik görevlisi bulunmaması, güvenliğin sadece nöbetçi öğretmenler eliyle sağlanmaya çalışılması tüm bu şiddet olaylarına zemin hazırlamaktadır.

Türk Eğitim-Sen olarak eğitimde şiddetin önlenmesi için caydırıcı özellikte bir Eğitimde Şiddet Yasası çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz.

Bu amaçla hem 2019 hem de 2023 yıllarında iki kez kanun teklifi hazırlayarak, milletvekilleri aracılığıyla TBMM’ye ilettik.  Ayrıca; Türk Ceza Kanunu’nda eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin ayrı bir suç tipi olarak düzenlenmesi de Türk Eğitim-Sen’in öncelikli taleplerindendir.

Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda eğitim çalışanlarına yönelik şiddet ile ilgili yasal düzenlemenin yer alması için de büyük mücadele veriyoruz!

Eğitimde şiddetin önlenmesi için yasal düzenlemenin yer almadığı bir ÖMK’yı hiçbir surette kabul etmiyoruz! Üstelik bu da YETMEZ! diyoruz.

Milli Eğitim Bakanlığının mutlaka kamu/özel ayrımı yapmadan eğitimde şiddete yönelik ÖZEL BİR POLİTİKA geliştirmesini istiyoruz. Sayın Milli Eğitim Bakanına hatırlatıyoruz:

ÖĞRETMENİN İTİBARI, MEB' in NAMUSUDUR!

Bu noktada tüm siyasi partilerimizden ve milletvekillerimizden beklentimiz, eğitimde yaşanan şiddeti önleyecek tekliflerimizin acilen yasalaştırılmasıdır.

Eğitim çalışanlarımıza yönelik şiddet aslında geleceğimize sıkılan kurşundur!

Bu nedenle geleceğimizin karartılmasına müsaade etmeyeceğiz, şiddete müsamaha göstermeyeceğiz. Türk eğitimcileri olarak şiddetle sonuna kadar mücadele edeceğiz.

Vandallara teslim olamayacak, bu vahşet olaylarının önüne geçilmesi için gerekli tedbirler alınana kadar konuyu gündemde tutmayı ve farkındalık oluşturmayı sürdüreceğiz.

Eğitimcilerimizin can güvenliğinin sağlandığı çalışma ortamlarına kavuşması en büyük temennimizdir.

şuurlu nesiller yetiştirmek biz eğitimcilerin olduğu kadar ailelerin de en önemli görevidir.

Buradan bir kez daha ailelerimize ve tüm topluma çağrıda bulunuyoruz:

Öğretmenlere verdiğimiz değer çocuklarımızın geleceğine yönelik verdiğimiz kıymettir. Bu bilinçle hareket etmek ise MİLLİ BİR ÖDEVDİR” ifadelerini kullandı.

“CAN KORKUSUYLA ÇALIŞMAK İSTEMİYORUZ”

Hürriyetçi Eğitim Sendikası Amasya İl Başkanı İbrahim Agah Çiçek, eğitim emekçilerine yönelik artan şiddetin altında yatan nedenlere dikkat çekti. Öğretmenlerin mesleki itibarının ve değerinin sürekli olarak aşağılandığını ve ötekileştirildiğini ifade eden Çiçek, özellikle son dönemde yaşanan şiddet olaylarının ardında siyasi iktidarın eğitim politikalarının da etkili olduğunu vurguladı.

Çiçek, öğretmenlerin güvenlik endişesiyle okula gitmek zorunda kaldığını ve bu durumun kabul edilemez olduğunu belirtti. Okulda yaşanan şiddet olaylarının artık son bulması gerektiğini dile getiren Çiçek, Milli Eğitim Bakanlığı'nı acil önlemler almaya ve eğitimde şiddet yasasını çıkarmaya çağırdı. Ayrıca, eğitim kurumlarında şiddetle mücadele için somut bir eylem planı hazırlanması ve faillerin caydırıcı şekilde cezalandırılması gerektiğini vurguladı.

Şiddetin önlenmesi için toplumsal bilincin artırılması gerektiğini belirten Çiçek, medyanın da bu konuda sorumlulukları olduğunu ifade etti. RTÜK'ün mafya ve suç temalı TV yapımlarını denetlemesi gerektiğini dile getiren Çiçek, ahlaki değerlere uygun içeriklerin teşvik edilmesi gerektiğini belirtti.

Son olarak, öğrencilere şiddetin çağdışı ve yanlış olduğunu öğreten toplumsal yaşam derslerinin müfredata eklenmesi gerektiğini söyleyen Çiçek, öğretmenlerin ve öğrencilerin can güvenliğinin sağlanmadığı bir eğitim sisteminin kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, "Artık yeter! Can korkusuyla çalışmak istemiyoruz!" şeklinde konuştu.

“EĞİTİMDE ŞİDDET YASASI ÇIKARILMALI”

Eğitim-İş Sen Amasya Şube Başkanı Hacı Şükrü Köse, “Can korkusuyla eğitim olmaz; yaşamak istiyoruz!” dedi.

Köse, “Savaşlarda bile hedef alınmaması gereken okullar, Türkiye’de şiddet sarmalının kucağına itilmiştir. İstanbul Eyüpsultan’daki özel bir lisede silahlı saldırı yaşandı ve bu saldırıda eğitimci İbrahim Oktugan hayatını kaybetti.

Önceki gün okul müdürünü makamında kurşunlayan öğrenci, 5 ay önce atıldığı okula silahla dönerek bu vahşi saldırıyı gerçekleştirdi. Eğitim emekçileri, öğrenciler ve okullar güvenlik açısından ciddi risk altındadır.

Eğitim-İş olarak soruyoruz:

İtibardan tasarruf ediliyor, peki güvenlikten olur mu?!Daha kaç eğitim emekçisinin, kaç öğrencinin canı yanacak?

Plansızlık, ülkenin güvenliğini tehlikeye atıyor. Güvenlik önlemleri acilen artırılmalıdır.

Bizler Başöğretmenin eğitim neferleriyiz ve değerimizi biliyoruz. Eğitimde şiddetin önlenmesi için acil adımlar atılmalıdır:

Eğitimde şiddet yasası çıkarılmalı ve failler caydırıcı cezalara çarptırılmalıdır.

Tüm okulların güvenliği sağlanmalı, güvenlik personeli atamaları yapılmalıdır.

RTÜK, toplumsal şiddeti denetlemeli ve zararlı içeriklerin yayılmasını engellemelidir.

Müfredat, şiddeti reddeden toplumsal yaşam dersleri içermelidir.

Bizler ve öğrencilerimiz can güvenliği olmadan okula gitmek istemiyoruz. Artık yeter! Yaşamak istiyoruz, eğitimde adalet istiyoruz!”