Günümüzde bakırdan öyle uzaklaştık ki… Eksikliğini hissetmekten ziyade ağır yaşıyoruz. Sağlık sorunları aldı başını gidiyor. Doğallıktan vazgeçmek bizleri ne hale getirdi?

Vücuttaki temel minerallerden birisi olan “Bakır” kişilerin sağlıklı bir metabolizmaya, sinir sisteminin düzgün çalışmasına, güçlü ve sağlıklı kemiklere sahip olmasını sağlıyor.

Yetişkinlerde günlük bakır ihtiyacının ortalama 2,5 mg, çocuklarda ise 1-2mg, bebeklerde ise 0,5 mg oranında olması gerekiyor. Uyarı! Fazlası zarardır. Ve zehirlenmelere farklı rahatsızlıklara neden olabilir.

Bakır, kırmızı kan hücrelerinin (RBC), hemoglobin ve kemik maddelerinin üretiminde gereklidir. Bakır ayrıca artrit, eklem ağrısı, RSl, karpal tünel ve diğer semptomların tedavisinde kullanılmaktadır.

Beyne enerji sağlamaya yardımcı olan, beynin savunma sistemine yardımcı olan, vücuda sinyal ileten enzimler tarafından kullanılmaktadır.

Bakır çinko gibi diğer minerallerle birlikte optimum tiroid bezi işlevini sürdürmeye yardımcı olur. Yapılan çalışmalar T3 ve T4seviyelerinin  bakır seviyeleri ile yakından bağlantılı olduğunu gösterir. Eksikliği Alzimer gibi hastalıkları tetikler ve neden olur.

Bakır minerali cildin rengini belirleyen pigment olan melanini yapan enzimler tarafından kullanılır. Bakır eksikliği soluk cilde neden olur ve saç rengide bu eksiklikten nasibini alır. Bakır eksikliği görme kaybına neden olabilmekte.

Bakıra dayanan sinir sistemimizde üşümekte eksikliğin belirtilerindendir.

Kısacası modernlik anlayışı altında hayatımızdan çıkan bakırı, geç almadan hayatımıza tekrar dahil etmek zorundayız. Bilgiler hepimize şifa olsun.

Not: Bakırın metafizikle ve dinimizle ilgili bağlantısını bir sonraki yazımda sizlerle paylaşacağım.

(Bilgiler digital ortamlardan derlenerek hazırlanmıştır.)