Penis Büyütme Ameliyatı Penis Enlargement Surgery Turkey Burun Estetiği Ankara Lazer Epilasyon Ankara Lazer Epilasyon Ankara Kürtaj Ankara Kızlık Zarı Dikimi Ankara Lazer Epilasyon Konya Cilt Bakımı Konya Kıl Dönmesi Tedavisi Ankara Hemoroid Tedavisi Ankara Meme Ultrasonu Ankara Radyolog Ankara Selülit Tedavisi Konya Göz Kapağı Estetiği Ankara
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler
Bugun...


Yağmur ÖZDEMİR

facebook-paylas
NEYDİM, NE OLDUM, NE OLACAĞIM?
Tarih: 19-11-2022 09:29:00 Güncelleme: 19-11-2022 09:29:00


  Dönüşüm nedir? Ya da farklı tabirle değişim? Önce durup bir düşünürüz. Genel olarak söyleyeceğimiz birkaç söz veya cümle çıkar. “Olgunlaştıkça değişiyorsun, yara alman veya acı çekmen gerekiyor...” tarzı söylemlerimiz olur. Kimimize göre bunlar klişe. Ama zamanla, yaşadıkça, tecrübe kazandıkça ve acı çektikçe zihin ya da düşünce olarak değişime gireriz. Bu değişim olumlu olabileceği gibi olumsuz da olabilir. Bu da yaşadığımız şartlara ve bizi etkileme derecesine bağlı. Bundan dolayı da insanların neye dönüşeceğini de bilemiyoruz. Dönüştüğümüz durum her ne ise “senden beklemezdim, sen böyle değildin...” gibi ifadeleri kullanırız. Artık nasıl bir değişime uğruyorsak. Bizde olan değişimi bazen kimse beklemez ya da “Bu zaten hep böyle bundan sonra da böyle gider” derler. Bu yüzden insanlara karşı farklı tavırlar gösterdiğimizde bu tarz söylemleri duyabiliriz.

   Öyle sanıyorum ki bu dönüşüm insanın içinde var olduğu için sadece bireye sunulduğunda ortaya çıkabilir. İçimizde olan performansı ortaya çıkartabilecek durum ve imkanlar da olmalı. Bunlar olduğunda ise kendimizi daha iyi tanır ve içimizde var olan bir “ben”i ortaya çıkartabiliriz. Kolay da olmaz. Peki bu dönüşüm zorla ve baskı yoluyla yapılırsa? İşte bu dönüşüm ile ilgili geçenlerde “Stanford Hapishane Deneyi” adında bir film izledim. İnsanların baskı altında neye dönüştüğünü ve zorbalıklara karşı da neler yapamadığını gördüm. Belki söylersiniz kömür baskıya maruz kalmasa elmasa dönüşmez diye. Haklısınız da. Ama bu dönüşüm ya da değişim zorla olmamalı tamamen isteğe bağlı ve istediğimiz değişime yönelik olmalı diye düşünüyorum. Kendi gücümüzün farkına varmalıyız ama bunu yaparken de başkalarına karşı otorite oluşturmamalıyız. Çünkü bir yerden otoritenin varlığını kabul ettiğimizde söylediklerini ve yaptıklarını sorgusuz kabul edebiliyoruz. Sorgulamaktan aciz varlıklara dönüşebiliyoruz. Tabii bu birden olmaz. Her şey yavaş yavaş işler. Önce küçük bir oyun ile başlanır sonra oyun kendini gerçeğe bırakıyor. Oyunun yapısını oluşturan yapılarsa kuralları çoktan kabul etmiştir. Otorite işkenceye başlayınca önce ne olduma döneriz. Ters tepkide bulunduğumuzda üzerimize daha fazla gelinmeye başlanır. Yanlış davranışlara tepki verene biz “yanlış” gözüyle bakarız. Doğru söyleyene baskı kuruldukça psikoloji alt üst olmaya başlar ve bu duruma da alıştırılmaya çalışılır. Biz bir şey yapmadık sen bu hale geldin denilir. En son ise oyunun kurucu alt unsurları bu düzene ses çıkartamadığı için zihniyetleri ele geçirmeye ve hatta ahlaksızca söylemlere başlanır. Ahlaksızlık sınırı aşsa dahi bu olağan hale getirilir. Kimse önce kendini sonra da düzeni sorgulamaz. Sorgulayan da bir nevi aciz görülmeye başlanır. Filmde de anlatıldığı gibi sürü halinde yanlış davranış ve fikirlere gidilirse herkes birer “mahkum” olur.

   Yazımı Mevlana’ nın  “Her şey, neye layıksa o şekle dönüşür.” sözü ile bitirmek istiyorum. Dönüşüm, karakterimizi ve zihnimizi yapıcı hale getirebilecek şekilde olsun...





YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
HABER ARŞİVİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI