Kar yağışıyla birlikte yollar kapanırken, beyaza bürünen bölgelerde vatandaşlar ve sürücüler zor anlar yaşamaya başladı. Önce insan olarak kendimizi eleştirelim karın yağacağı belli iken koyunlarla dağda neden mahsur kalıyoruz? Televizyonlar sık sık vatandaşları uyarırken neden hala kabak lastiklerle yola çıkarız?
Banklarda yatarken soğuktan donarak insanlar ölüyorsa halkına hizmet eden belediyeler ne iş görüyor? O zaman her şeyden önce kendimizi eleştirmeliyiz. Sabah kalktığımızda yaptığımız ilk şey dünya da neler oldu diye haber kanallarına sarılmak değil mi? Aslında bakmamak lazım çünkü güne negatif bakmaya başlayacağımız kesin çünkü hiç iç acıcı haberle karşılaşmamız mümkün değil, sanki araların da anlaşmışlar gibi.
Bu sene kış erken geldi, kasım ayının en acımasız soğuğun da insanlar soğukla mücadele ederken bir de açlık ve sefalet ile mücadeleye çalışıyorlar. Bakın Ukrayna’da analar ve çocuklar ne yapıyor, Filistin’e, Gazze de yaşayanların ne halde oldukları önemli değil mi? Kısa da olsa bir kafanızda canlandırın o masum yavrular ağlarken mutlu olabilmemiz mümkün mü çünkü biz millet olarak bir tas çorba ile mutlu olabilen bir topluluğuz, eskilere şöyle biraz uzanırsak bir avlunun içerisinde yaşayan ailelerimizi hatırlarız.
Aynı kazanda kaynayan yemeğe yine hep beraber kaşık sallamadık mı? Bence o zaman daha mutluyduk, kendimiz ekip kendi ürettiğimizi yiyen bir topluluktuk, fakat gelişen teknolojı ile dağılan aileler topraklarını bırakıp şehirlere göç etmeye başlayınca olanlar oldu açlık ve sefalette peşinden geldi. Ama yine geçmişten gelen bir tabak çorba ile mutlu olduk.
Bu nedenle de *Asık suratlı insanlardan hoşlanır mısınız dediğimde tabi gülersiniz. Zaten biraz gülün diye bende yazıya böyle başlamalıydım ama ne yazık ki çok zor asık suratlı insanla konuşmayı istemem tabi, konuşurken karşınızdakinin kaşları çatık ise insanda konuşma hevesi bile kalmaz. Bir an önce konuşmayı bitirmeye bakarsınız.
Oysaki karşınızdaki güler yüzle sizi dinlese sohbete renk katmak için elinizden gelen her şeyi ortaya koyarsınız. Onun için güler yüzlü insanla yaşayan insanların hayatları pür neşe içerisinde geçer.
Hayatı iyi karşılamanın sırrını bulabilmek için önce gülümsemeyi öğrenmeliyiz. İnsan nasıl ki soğuğa dayanmasının en güzel çaresi soğuğu sevmektir derler.
Çünkü sıcacık evleri varken soğuk kış günlerinde dağlara çıkanlar, onlar soğuğu sevdikleri için bu hayata dayanırlar.
Hayata dayanmanın en güzel çaresi ise hayatı sevmek olmalıdır. Hayatı seversek insanları severiz, doğayı severiz, hayvanları severiz kısacası tüm canlıları severiz. Bunları sevdikçe de kavgasız tatlı bir hayat ortaya çıkar.
Önerimiz odur ki hep gülelim, neşeli olalım, hayatta en iyi hatıranın gülerek geçen günler olduğunu hatırlayalım. Doğum günü, evlilik yıldönümü, gibi insan hayatına sokulan bazı günlerde mutlu değil tüm günleri mutlu kılmanın yollarını arayalım. Çünkü geriye baktığımızda gülerek geçen günlerimizin aslında sayılı günler olduğunu göreceğimize eminim.
Hayat yeni bir düşünce yapısı ile gelin bugünden itibaren her şeyi severek mutlu olmanın sırlarını aramaya başlayalım. Hep gülelim, mutlu olalım. Bir gün gelirde ben niye mutlu olmamışım neden hiç gülmemişim, neden hep içimi karartmışım düşüncesinden uzaklaşmak için yazıyı bitirdiğinizde bir tebessümle hayata merhaba diyerek yaklaşan yeni yıla bir şevk, bir gülücükle başlamaya ne dersiniz.
Tüm hayat insanlığa hep barış ve gülümseme getirsin. Savaşlar sona ersin, katil İsrail kasabı yok olsun. Gireceğimiz yeni yıl inşallah kasabın yok olduğu yıl olsun.
Savaşsız barışın bol olduğu bir dünya olsun açlık sefalet ve yokluğun olmadığı bir dünya olsun.
gaziantep escort mersin escort gaziantep escortseks hikayeleri
fındıkzade escort,büyükçekmece escort,türbanlı escort,avcılar escort,esenyurt escort,silivri escort