Hiç düşündük mü?
Gün içerisinde bazı konuları o kadar büyütüyoruz ki. Sıkıntı ufakta olsa, büyükte olsa sanki sadece dünyanın yükünü biz taşıyoruz. Sıkıntıyı başka insanlarla paylaştıkça da yükümüzün hafiflediğini düşünüyoruz.
Yükümüz felan hafiflemiyor.
Biz artık bu konulardan bahsetmekten haz alıyor ve o sıkıntılardan beslenmeye başlıyoruz. Şairleri bilirsiniz o muhteşem şiirler en çok acı çeken acılarını sahiplenmiş insanlardan çıkar.
Düşünsenize kendinize olumsuz dik duvarlı bir labirent oluşturmuşsunuz, çıkış kapısı da bilinç altınızda mevcut. Fakat kendi oluşturduğunuz paniğin içinde kapıyı bulamıyorsunuz. Ama anahtarı sizde.
Labirentte sıkışmışlık ve panik hissinin artmasıyla birlikte bir çözüm yolu bulamazsınız. Biraz teta frekansına ihtiyacınız var.
O frekans sadece aşırı rahatlamanızla olaylara sükunetle karşılık verdiğinizde
Devreye girecek. Sakin olun aceleci tutumu bırakın. Hakiki bir sakinlikle labirentteki kapıyı bile bulmanıza gerek kalmadan labirentinizi bile ortadan kaldırabilirsiniz. Artık ateşe odun atmaktan vaz geçin. Şikayet ateşe atılan bir odundur çünkü. Cesaretinizi yaşatmak ve onunla yol almak adına şikayet etmekten vazgeçmelisiniz.