İslam getirdiği ilkelerde ve Müslümanlara yönelik emir ve yasaklarında hikmetli ve ölçülü davranmayı esas edinmektedir. Nitekim Rabbimizin sıfatlarından biri “hakîm”dir. Bu kelimede isabetli olma, amaç ve gayeye göre davranma anlamı vardır. Dolayısıyla insanların dinen mükellef oldukları konularda keyfilik ve fazlalık söz konusu değildir. Dinî yükümlülüklerde fert ve toplumun faydası gözetilmiş ve insan fıtratı kendi bütünlüğü içerisinde değerlendirilmiştir. Buna karşın aşırı ruhaniyetçi inançlarda ve pozitivist ideolojilerde insana hakkıyla kıymet verilememiştir. Fakat insan madde ve ruhtan oluşan bir varlıktır. Yani ne sadece etten ve kemikten ne de sadece ruhtan ibarettir. Binaenaleyh insanın yeme, içme, uyuma vb. biyolojik ihtiyaçları yanında ruhi ihtiyaçları vardır.
Bu bakımdan madde ve mana arasında dengeli ve ölçülü bir irtibat kurabilmek önem arz eder. Bu dünyadan öteye cevap veremeyen ve yalnızca insanın biyolojik yönüne odaklanan ideolojilerin insanı tam anlamıyla tatmin edebilmesi, ihtiyaç ve problemlerine yeterince çözüm üretmesi mümkün değildir. Öte yandan insanın maddi yönünü yok sayarak sadece ruhun yücelmesine alaka gösteren düşünce ve inançlar da gerçekçi çözümler üretmekten yoksundur. Bu nedenle insanı layıkıyla tanıyamayan fikir ve inançlar, ihmal ve aşırılıklar arasında savrulmuştur. Kimi inançlar bedene ne kadar acı verilirse, maddi âlemden ne kadar yoksun olunursa ruhun o kadar yüceleceği düşüncesindedir. Bu yüzden bedeni doğal ihtiyaçlarından olabildiğince mahrum bırakarak, acı vererek ruhun yüceleceğini düşünürler. Hristiyanlıktaki toplumsal hayattan uzak manastır hayatı veya kimi Uzakdoğu dinlerinde din adamlarının fıtratı hiçe sayan uygulamaları böyledir.
Oysa İslam bedene emanet gözüyle bakar ve onun meşru haklarından mahrum edilmemesini ister. Ruhbanlık anlayışlarındaki mistik metotları dinde aşırılık olarak değerlendirir. Nitekim Hz. Peygamber (a.s) hiç evlenmeme, sürekli oruç tutma ve namaz kılma gibi temayülleri şiddetle reddetmiş ve aslında hayatı ölçü ve denge içerisinde yaşamak gerektiğine işaret etmiştir.
Denge ve ölçü dini İslam, Ümmet-i Muhammed’i “dengeli ümmet” olarak niteler. Bunun sonucu olarak nefsin temayüllerini tamamen yok etmeyi değil nefsi arındırmayı yani terbiye etmeyi ister. Bedenin hakkını da ruhun hakkını da gözetir.
İslam’ın madde ve mana arasında kurduğu denge ve ölçünün bir tezahürü de Ramazan-ı şerifte ortaya çıkmaktadır. Bu mübarek ayın en önemli unsurlarından biri, bir ay süreyle tutulan oruçlardır. Evet dinimizde oruç bedeni belli bir süre bazı ihtiyaçlardan mahrum bırakmaktır. Ama uygulama biçimine dikkat edilirse bu bedeni ibadetin ölçülü olması ve ıstıraba dönüştürülmemesi için tedbirler alınmıştır.
Senede bir ay belli ilkeler dahilinde tutulan oruçta beden ve ruhun ölçülü bir şekilde dinlendirilmesine imkân verme söz konusudur. Bu bir tadilat ve tamirat sürecidir. Zira çalışan her şeyin zaman zaman dinlendirilerek bakımının yapılması gerekir. Sürekli çalışan midenin ve buna bağlı olarak bedenin de biraz yavaşlatılması iyidir. Vücuda zarar veren bağımlılıklar varsa bunlardan uzak kalmak ve bedeni rahatlatma imkânı da sağlamış olur oruç.
Oruç, bir ibadet zevki ve rahatlığı içinde ifa edilmelidir. Bunu sağlayacak en önemli yardımcı unsur ise oruçlarımızı sahura kalkarak tutmaktır. Allah Resûlü (s.a.v) sahura kalkmayı özellikle istemiştir. Çünkü sahur orucun daha rahat bir şekilde, eziyete dönüşmeden tutulmasına yardımcı olmaktadır. Sahursuz tutulan oruçta beden gereğinden fazla bir şekilde yorulur, halsiz kalır ve ibadetin sükûnet ve dinginliği kaybolur. Gün boyu bitkin ve sürekli uyuyarak geçirilen oruç ibadetinden beklenen amaçlar gerçekleşmez. Bu nedenle sahuru oruç ibadetine gösterilen önemin bir parçası olarak görmek gerekir. Esasen oruçtan şikâyetlenme gibi hallerin sebebi biraz da sahura yeterince önem vermemekten kaynaklanır. Gece biraz geç yatıp sahura kalkmama ya da sahura kalkıp sadece bir bardak suyla yetinme gibi durumlar da böyle düşünülebilir.
Bazı kaynaklar orucun ilk defa farz kılındığı zamanlarda akşamla yatsı arası veya uyuyuncaya kadarki dar zamanda ancak serbesiyetin olduğu sonrasında oruç yasaklarının başladığını ifade eder. Allah Teâlâ sonradan inananlara kolaylık sağlamak için mevcut imsak vaktine kadar serbest zamanı genişletmiştir. Böylece Yüce Rabbimiz rahmetini göstererek “Allah sizin için zorluk istemez, kolaylık ister” âyeti gereği ibadeti bize meşakkat haline getirmemeyi dilemiştir. Bu nedenle sahuru imsak vaktine kadar geciktirmek orucumuzu güzelleştirir.
Yine dinimizde iftar etmeksizin birkaç günlük orucu birbirine birleştirmeyi (savm-ı visâl) de doğru bulunmamıştır. Aynı şekilde neşe ve sevinç günleri olan Bayram günlerinde oruç tutmak yasaklanmıştır. Bir kişinin böyle yeme içme ve ziyaretleşme günlerinde oruç tutması dindarlık göstergesi olamaz. Olsa olsa dilimizdeki tabirle ham sofuluk olur.
Öte yandan oruç konusunda istisnai durumlar için de gerçekçi ve makuliyet esasları üzerine çözümler gösterilmiştir. Örneğin hastaya ve yolcuya özürleri süresince oruçtan muafiyet ve sonrasında kaza etme imkânı verilmiştir. (Bakara suresi 184) Kişinin meşru özrü sürekli ise maddi imkanına göre bedel ödeme (fidye) fırsatı verilmiştir.
Oruçlarımız sadece bedensel kazanımlarla sınırlı değildir elbette. Orucun ruha hitap eden yönleri de çoktur. Kişiye kendi kendine kontrol etme, sabretme, zamanı bekleme, isteklerini frenleyebilme, mahrumiyet ve yokluğu yaşayarak empati duygusu geliştirebilme gibi daha pek çok yetenekler kazandırır. İşte İslam, bütün bu maddi ve manevi kazanımları denge ve ölçü içerisinde sağlayabilmek için senede bir aylık manevi bir terbiye sistemi getirmiştir. Bir aylık sürede sahur, iftar, teravih ve Kur’ân tilavetleriyle oruç ayı insanı önceki aylara göre daha güzel bir hal ve kıvama getirmeyi amaçlamaktadır. Hasıl-ı kelam İslam’da oruç ibadeti ruhu terbiye ederken ibadeti eziyete dönüştürmeyen dengeli bir disiplin öngörür. Müslümanlardan da bu disipline bağlı kalmalarını ister.
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler casino siteleri
fındıkzade escort ,büyükçekmece escort ,türbanlı escort ,avcılar escort ,esenyurt escort ,silivri escort