Baharın ve bereketin müjdecisi olsun inşallah hıdırellez ülkemize barış ve güzellik gelsin, insanlar birbirlerine gül dalı uzatsın kavga yok olsun. Hıdırellez, yüzyıllardan beri günümüze kuşaktan kuşağa aktarılan Türkiye ve Makedonya’nın ortak somut olmayan kültürel mirasıdır.

Hıdırellez günü, Hızır ve İlyas Peygamber’in yeryüzünde buluştukları gün olması dolayısıyla kutlanmaktadır. Hıdırellez Anadolu’nun kadim kültürlerinden biridir. Halk inançlarının doğa sevgisinin baharın gelişi ile uyanan doğanın, Türk dünyası ile Balkanlar da yaşatılmaya çalışılan özel bir gün olarak kabul edilmiştir.

Toprağın filizlendiği, meyve ağaçlarının çiçeklerini sergilediği, kuzuların meleştiği, güneşin içimizi ısıttığı o mevsimdeyiz. Hıdırellez gecesi, dilekler gül ağaçlarının altına bırakılıyor, ev, araba ve bebek maketleri çizilerek çeşitli dileklerde bulunuluyor. Sabah saatlerinde su kenarına gidilerek el ve yüz yıkanıyor, sağlık ve şifa için gül dalına eşyalar asılıyor. Bazı yörelerde hastalar çimenlerde yuvarlanıyor, şifa umuduyla bitkilerin üzerindeki çiğ toplanarak banyo suyuna karıştırılıyor.

Bakın yaşlarımıza kaç hıdırellez yaşadık yaşamın her zaman bir masal gibi olduğunu düşünürüz, başkasından dinlendiğinde keyifli gelir ama içine girildiğinde korkunç bir hal alır.

Bahar bayramı geldi; her yeri kekik kokusu sardı, kuşlar cıvıldaşıyor, otların arasında irili ufaklı rengarenk çiçekler belirmiş, hafif hafif esen rüzgarlara içimizdeki bahar rüzgarları eşlik ediyor. İnsanlar sağda solda toplanmışlar; her köşede sarılmalar, gülüşmeler, fısır fısır konuşmalar.

Bazıları çorapların ucuna topçuklar koyup Poi yaptılar, bir o yana bir bu yana çevirip durdular. Hıdırellez adetlerini konuştuk toplanıp, herkes kendi yöresini anlattı, ana fikir hep doğanın uyanışı ve bereketti.

Baharın gelişi ve doğanın canlanması insanlar tarafından bayramlarla kutlanması gereken bir durum olarak algılanmıştır. Böylece bir bahar bayramı olan Hıdrellez, evrensel bir nitelik kazanmıştır. İlk çağlardan itibaren Mezopotamya, Anadolu, Kafkasya, Azerbaycan, İran, Kırım, Trakya, Balkanlar ve hatta bütün Doğu Akdeniz ülkelerinde bahar ya da yazın gelişiyle belli başlı doğasal döngüler için çeşitli kutlamalar yapıldığı bilinmektedir.

Hıdrellez gecesi Hızır’ın uğradığı yerlere ve dokunduğu şeylere feyiz ve bereket vereceği inancıyla çeşitli uygulamalar yapılır. Yiyecek kaplarının, ambarların ve para keselerinin ağızları açık bırakılır. Ev, araba isteyenler, Hıdrellez gecesi gül ağacının altına istediklerinin küçük bir modelini yaparlarsa Hızır’ın kendilerine yardım edeceğine inanırlar. Aynı zamanda dileklerini kırmızı kurdeleye bağlayıp gül ağacına asarlar. Bir yıl boyunca dileklerinin yerine gelmesini beklerler. Bazı kimseler de ateş yakıp, etrafında toplanırlar.

Düşünün ki güneşle birlikte her zaman doğuyor umutlar, ama yaşam o kadar acımasız ki hiçbir zaman fırsat vermiyor güneşin batmamasına. Oysa ki yaşadığımızı sanarak yürürüz ama yaşamın içinde bile olmadığımızı anlayamayız.

Üzerimizdeki kara bulutların yakın zamanda dağılacağına, bereketin ve kardeşliğin rüzgarlarının eseceğine yürekten inanıyorum.