Bugun...


Recep Orhan Özel

facebook-paylas
YÖNETİCİ İLM-İ HALİ -II-
Tarih: 26-04-2024 09:21:00 Güncelleme: 26-04-2024 09:21:00


*Makam câzibesi hırsa dönüşürse kişi için tam bir musîbet olur. Ahlak kitaplarımızda bu sevdaya “hubb-ı câh” diyorlar. Hırs, kişi aklını esir alır. Sahibini yanlışları, gayr-ı ahlaki davranışları tolere etmeye götürebilir. Çünkü gaye koltuğu korumak olunca her türlü vasıta mübah hale gelir. Hatta bazısı tolere bir tarafa menfi davranışları çekinmeden bilfiil işler. Oysaki hiçbir şey ahlaktan ve istikâmetten daha değerli değildir. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ne güzel ifade etmiş: “Rahatınız için hangi doğrudan vaz geçtiyseniz o fiyata alınmışsınız demektir.” Belki de bu yüzden “Kurb-ı sultân âteş-i sûzân” denilmiştir.

*Makam hırsı insanı doyumsuz kılar. Bu sebeple hırs sahibinin gözü, hep daha yukarılardadır. Başkasını yerinden etmek için yalan, iftira, türlü hileler devreye girer. Buna halk dilinde günümüzde “ayak kaydırma” denilmektedir. Oysa Allah Resûlü (a.s) “Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmanına teslim etmez…” buyurmuştur. Ne esef ki kabirler gözünü toprak doyuranlarla doludur.

*Makam hırsı kimisini de pâye elde etmek için kapı kapı gezdirir. Bu da kişinin izzet ve itibarını zedeler. Onu minnet altına sokar. “Bir şey istersen, insandan isteme! Verse minnettir, vermese zillettir. Sen Allah'tan iste! Verse nimettir, vermese hikmettir” denilmiştir. Özellikle ilim adamlarının makam-mevki kovalaması bir züldür. İlmin izzet ve mehâbetine mutabık değildir. Nitekim “Ümerâ kapısındaki ulemâ ne kötüdür/Ulemâ kapısındaki umerâ ne iyidir” denilmiştir. Oysaki tâlip (isteyen) olmak değil matlûb (istenen) olmak esastır.

*Makam emanetini üstlenenlerin dikkat etmesi gereken prensiplerden biri de lüks ve de gereksiz harcamalardan kaçınmaktır. Halkın malı üzerinden konfor düşkünü olmak çok kötü bir zaaftır. Yüce kitabımızın “marûf” dediği orta ve dengeli duruş esas olmalıdır. Şatafat düşkünlerinin çoğaldığı yönetimler krizlere sürüklenir. Çünkü israf, iflas sebebidir.

*Makam imkanlarının özel işlerde kullanılmamasına azami derecede dikkat edilmelidir. Devlet malı üzerine tir tir titrense yeridir. Hz. Ömer’in kendi kandili ile devletin kandilini ayrı ayrı kullanması müthiş bir örnektir.

*Makamların nüfuz ticaretine dönüşmesi câiz değildir. Yöneticiler değişik adlar altında aslında meşru olmayan tekliflerden kaçınmalıdır. Ad değiştirmek rüşveti helal yapmaz. Birilerinin bu yolla servet edinmesi de işi meşrulaştırmaz. Sû-i misâl misâl olmaz.  Temsilen ifade edecek olursak “çoban kıtmiri” gibi olmalı yönetici, ne yemeli ne de yedirmeli. Âyet-i kerîmede “Haram ile helal bir değildir, haramın çokluğu sana câzip gelse bile” buyrulmuştur. Şu hadîs-i şerîf “komisyon” ve “hediye”lerle servetine servet katan yöneticileri iyi düşündürmeli:

Peygamberimizin göreve gönderdiği bir tahsildar verilen hediyeleri kendine ayırınca Allah Resûlü (a.s) şöyle der:

“Görüyorum ki, birine tahsildarlık işi verdiğimde dönüp bana ‘Şu hazinenin malıdır; şu da bana hediye olarak verilenlerdir’ diyor. Oysa adam anasının evinde otursaydı o hediye yine kendisine gelecek miydi? Canım elinde olan Allah’a yemin ederim ki, biriniz hakkı olmayan şeyi alırsa kıyamet gününde mutlaka onun günahını sırtına yüklenmiş olarak Allah’ın huzuruna gelecektir. Sakın o gün hiçbiriniz Allah’ın huzuruna sırtına homurdanan bir deve, böğüren bir sığır yüklenmiş olarak gelmesin!” Sonra ellerini göğe kaldırıp şöyle dedi: “Duyurma vazifemi yaptım mı Allah’ım?”

*Makamlar sahibini yönettiklerinden uzaklaştırmamalıdır. Yükselmek uzaklaşmak demek değildir. Ulaşılamaz olmak hiç değildir. Şu dünya ve içindekilerin toplam hacmi evrende nokta kadar bile yer işgal etmiyor nitekim. Halk ya da me’mûrîn arasına zaman zaman dahil olmak ve bunun için imkanlar oluşturmak gerekmektedir. Eğer makam sahipleri halkla yahut alt kademelerle iletişimi keser araya duvarlar örerse kuruma ya da topluma yabancılaşır, insanların sorunlarından habersiz kalır. Yönetici bulunduğu yerde kendisi için değil halka hizmet için vardır.

*Yüksek makam sahipleri ilgi odağıdırlar. İltifatlar, takdirler, alkışlar nefse hoş gelir. Bu zahiri taltiflerin büyük çoğunluğunun samimi olmadığı bir gerçektir. En başta “saye”sinde bir yerlere gelmek isteyenler bala üşüşen sinekler gibi etraftaki kalabalığı artırır. Nitekim “tatlı suyun başı kalabalık olur” denilmiştir. “Saltanat” gidince bunların az sayıdaki samimi olanları hariç hepsi dağılacaklardır. Tecrübe “Ye kürküm ye, bu itibar sanadır” diyen Nasreddin Hoca’yı doğrular.

*Makam sahipleri yapıcı tenkitlere ve istişareye açık olmalıdır. Âyette buyrulduğu üzere “Her bilenin üstünde bir bilen” vardır. Akıl akla yol açar. Allah (c.c) peygamberimize (a.s) dahi sahabeyle istişare etmesini salık vermiştir. Hal böyleyken kendini istişâreden müstağni gören düz yolda şaşar. Ancak şu da bir gerçek ki güç ve ikbal günleri kişinin kendi yanlışlarını görmesine engel olur. Dolayısıyla yöneticilerin acı da olsa gerçekleri dile getiren danışmanlara ihtiyacı vardır. Hep güzel şeyler duymak isteyen ancak dalkavuklarını çoğaltır. Onlar içinden ise hakikat çıkmaz.

*Son olarak da bir sistem problemine dikkat çekelim; devlet siyaset eliyle yönetilir. Yönetici namzedinin en değerli sermayesi liyâkat diye ifade edilen bilgi ve güven olmalıdır. Bize göre kişiler üzerinden yürüyen ve oldukça masraflı ve gösterişli kampanyalar bu yolda bir engeldir. Parası olmayanın namzet olamadığı süreçler emanet ve ehliyet denkleminde her zaman problem üretecektir. Malum kast sistemlerinde her sınıfın yeri vardır. Her kes kendi sınıfının verdiği rolü oynamaya mahkumdur. Siyaset işi sermayedar sınıfının uğraş alanı, geri kalanların ise ancak seçme yeterliği ile yetindirildiği bir sistem olmaktan kurtarılmalıdır. Bahsi Diyarbakırlı Said Paşa’nın dörtlüğüyle bitirelim:

Halkı tahrîb eyleyib de kendin âbâd eyleme /Bu cihânda ev yapıp ukbâyı berbâd eyleme

Nef’in için zâlim-i bî-rahme imdâd eyleme /Âlemi tenfîr eden ahvâli mu’tâd eyleme

Müstakîm ol Hazret-i Allah utandırmaz seni.





YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
HABER ARŞİVİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI