矼ķ>     “Mevzubahis olan vatan ise, gerisi teferruattır” bu cümle son dönemde toplumun her kesiminde çok sık kullanılıyor.

     Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu sözleri, 20. yüzyılın başında bütün sömürgelerin kurtuluşuna ışık tutan ulusal kurtuluş savaşı ortamında, 1919’da ülkenin içinde bulunduğu durumu değerlendirirken söyledi.

      Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bundan yaklaşık 100 yıl önce, söylediği bu sözlerinin bu sıralarda sık sık hatırlanıp kullanılmasının birçok nedeni var.Bunlardan biri de Türkiye’nin bugün, o sözlerin söylendiği durumu anlatan tabloya benzer bir ortamda bulunmasıdır.

      15 Temmuz darbe kalkışması sırasında, Türk halkının parası ile satın alıp, Türk Ordusuna teslim ettiği silahların, kötü niyetli bir grup ve asla Mehmetçik tabir edilemeyecek üniformalı caniler tarafından,  Türk Milletinin istiklaline ve istikbaline katledecek şekilde, halkının üzerine acımasızca sıkıldığı, bunun üzerine kahramanca demokrasi ve milletini, vatanını savunan insanlardan, 250 ye yakın şehit ve 2000 in üzerinde gazi verilmesinden sonra, günlerce meydanlarda demokrasi nöbetinin tutulduğu ve halkın yeniden birlik ve beraberlik ruhunu yaşamaya başladığı bu günlerde söylenmesi kadar anlamlı bir zaman dilimi olamaz.

      Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu sözü içi boş kaba bir slogan olarak değil, içinde bulunulan durumun somut ifadesi olarak söylemiştir. O, bu sözleri içinde bulunduğu ortamı değerlendirdiğinde ortaya çıkan bir olgu ve buna dayalı bir iradenin ifadesi olarak dile getirmiştir.

       Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, 20. yüzyılın ilk ulusal kurtuluş savaşı önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1919’da söylediği bu sözleri, bugün yaşadıklarımızdan sonra geçmiş çekişmeleri ne olursa olsun siyasi ve devlet adamlarımızın sergilediği, onurlu ve devletçi duruş ile millet ve vatan sevgisinin her şeyin üstünde olduğunu göstermeleri açısından, günümüzde tüm liderlerin davranışının sonucu olarak söyleyebiliriz.

            Ülkemizdeki yaşanan bu kanlı darbe girişiminden sonra, çifte standartlı batı dünyası tarafından, darbe girişimine kalkışanların eleştirilmesi yerine, bu girişime katılanlara karşı devletin en doğal refleksini göstermesini eleştirip, Türkiye’ye karşı demokrasi ve hukuk dersi vermeye kalkanlara karşı en güzel cevap, Cumhurbaşkanı dahil, Meclis Başkanı ve ülkenin bölünmez bütünlüğünü savunan liderlerin tam kadro halinde katılması ile Yenikapı mitinginde verilecek.

            Cumhurbaşkanı’nın bu atlatılmış badireden sonra demokrasiye sahip çıkan liderleri, bir araya getirerek, hiçbir siyasi parti gözetmeksizin aynı bayrak altında toplaması, demokrasi ve kardeşlik adına çok anlamlı ve önemli bir hareket.

            Meclis Başkanının o geceki yaşından beklenmeyen, millet enerjisi ile taçlandırdığı performansı ile sahne alması, temsil edilen değere ayrı bir anlam katacak.

            Sayın Başbakanın, güleç yüzü ve kucaklayıcı tavrı Yenikapı Demokrasi sahnesinde, içtenlikle bir baba edasıyla akıttığı gözyaşlarını bir sevinç gözyaşlarına dönüştürecek.

            Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun sert ve keskin, demokrasinin yeniden birlikte tesis edilmesi söylemleri ilk defa önyargısız ve milyonlarca el tarafından alkışlanarak tasdik edilecek.

            Sayın Devlet Bahçeli’nin, her dönemde asla tartışılamayacak en önemli özelliği olan adı gibi devlet adamlığı, milyonlarca insanın kendisine bir geri dönüşü olarak sevgi seline dönüşecek.

            İnşallah bu birlik ve beraberlik havası, devlet yeniden inşa edilirken, orada bulunan milyonlarca yüreğin olduğu gibi 80 milyonun kalbinde de yaşamaya devam eder ve 21. Yüzyılın önlenemez gücü olacak ülkemin yeniden şekillenen kaderinde kavgasız, çekişmesiz, demokratik ve evrensel değerlere bağlı bir yaşam biçimi olarak kendini bulur.

Not: Siz bu yazıyı okuduğunuzda, Yenikapı Demokrasi ve Şehitler mitingi gerçekleşmiş olacak. Gazetenin pazartesi basımı için yazıyı cumartesi göndermek zorunda olduğumuzdan, sonucun hayırlara vesile olacağını umuyor ve ayrıca değerlendirmek amacıyla, yeniden buluşabilmek dileğiyle….