12 Aralık Pazartesi günkü yayınlanan yazımı, 9 Aralık Cuma akşamı gönderdiğimde, 10 Aralık gecesi Beşiktaş Vodafone Arena stadı çıkışında yapılan bombalı saldırı henüz gerçekleşmemişti.

      Bu nedenle yazımı daha önce gönderdiğim için bu menfur saldırıyla ilgili yaşadığımız acıyı paylaşma imkanı bulamadım.

      Öncelikle bu saldırı da hayatını kaybeden 37 si polis olmak üzere 44 şehidimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı, 155 yaralımıza ise sağlık ve acil şifa diliyorum.İnşallah terör örgütünün, yaşadığı içerde ve dışarıdaki ağır yenilgileri örtmek amacıyla gerçekleştirdiği, kaos ve korku yaratma amaçlı bu eyleminin bir daha gerçekleşmemesi en büyük dileğim.

      Ülkenin en kritik dönemden geçtiği, bir çok terör örgütü ile aynı anda içerde ve dışarıda gerçekleştirdiği topyekun ve kararlı mücadelenin, aynı zamanda en iyi savunma hücumdur prensibinin bir ayağı olarak Suriye’de gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı harekatında gösterdiği destansı başarıları ve kararlılığı, ne yazık ki yine iç ve dış şer odakları tarafından gölgelenmeye ve engellenmeye çalışılıyor.

      Sözcüsü olan siyasi partinin 7 Haziran seçimlerinde aldığı oy ve çıkardığı 80 milletvekilinden cesaret alan bu örgüt, demokrasi ve birlikte yaşama isteği olmadığını açıkça ortaya koyarak, en iyi bildiği şey olan silahlı mücadele ve terör kozunu kullanmaya başladı.

      Bu şımarıklık ve cesaretle, uykusundaki iki polisimizi şehit etmelerinin ardından, Suriye ve Irak’ta partnerleri Amerika tarafından yönlendirilen DEAŞ isimli, Müslümanlığı kalkan edinen ama dinimizin barış odaklı inancının tam tersine en zalim katliamları yapan bu örgütün danışıklı savaş stratejisi ile boşalttığı yerlere yerleşerek, sınırımızda tam bir terör koridoru oluşturmak ve oradan edindikleri tecrübe ile de savaşı şehirlere taşıma projesini hayat geçirmeye kalktı.

      Ama hesaba katmadıkları iki şey vardı. Birincisi halkın kapısının önünde açılan hendeklerde böyle bir savaşı istemedikleri ve kendilerine destek vermemeleri. İkincisi ise şehir savaşı olarak başvurdukları gerilla savaşına, son yıllarda operasyonel gücü olağanüstü gelişen TSK, PÖH ve JÖH ile birlikte güvenlik korucularımızın anında strateji değişikliği ve uyum gücü.

      Bu hesaba katmadıkları iki gerekçe ile adeta kendi kazdıkları hendekler mezarları oldu ve binlercesi bu hendeklere gömüldü. Bunun yanında onlara sırtlarını yaslayan sözcüleri partinin de gerçek yüzleri ortaya çıkmış oldu. Örgüt ve sözcüsü partinin yaşadığı bu ağır yıkım ve travma, onları halkın moralini bozacak bireysel canlı bomba ve araçlı intihar saldırılarına yöneltti.

     Yüzlerce kilometrelik sınırımıza, partnerleri ABD, Almanya, Fransa, İngiltere gibi ülkeler ve DEAŞ terör örgütünün kalleşçe ve sinsi planları ile yerleşen ve bağımsız Kürdistan hayalleri kuran bu örgüt, o bölgelerin demografik yapılarını değiştirerek, orada kendilerine destek vermeyen kürt kökenlileri bile topraklarından ve evlerinden tecrit eden bir yapıya dönüştü.

      Fakat yine hesaba katmadıkları gibi, yerli milli silahları ile batı ambargosunu kıran ve şehir yapılanması ile mücadelesinden başarıyla çıkan ve FETÖ yapılanmasının içlerinden temizlenmesi ye operasyonel güçleri kat be kat artan TSK nın , Fırat Kalkanı operasyonu ile adeta tüm dünyaya meydan okurcasına Cerablus’ tan başlattığı ve güvenli bölge oluşturmaya yönelik olarak sürdürdüğü operasyonlar ile ikinci yıkımı da Irak’tan başlayıp Suriye’de devam eden yaklaşık 1300 kilometrelik sınırımızdaki bağımsız devlet hayallerini gömmeye yol açtığı gibi, eski kazanımlarını da kaybetme korkusuna yol açtı.

     Bağımsız kantonlarını birleştiremedikleri gibi, mutlaka bu harekattan sonra haksız yere yerleştikleri diğer kantonlardan da sökülüp atılacak olan bu kalleşler, bu saldırılar ile asla milletimizi korkutamayacağı gibi, tam tersine milli birlik ve dayanışmamızın pekişmesine sebep oldu. 

     Tüm halkın, şehitlerimizin ve ailelerinin yanında olması, siyasi parti liderlerimizin dayanışması,,700 kişilik bordo bereli kadrosuna 50 bini aşkın, 10.000 kişilik polis özel harekat kadrosuna 285 bin vatan evladının başvurması, bu milletin canını bu vatan uğrunda feda edecek milyonlarca insanı olduğunu gösterdiği kadar, örgütün demoralize olmasına ve gelecekte karşılaşacağı en ağır yenilgiyi şimdiden görmesine yol açacaktır mutlaka.

     Yakalanan yüzlerce militanı, parti yöneticilerinin tutuklanması, sığınma, barınak ve yaşam alanlarının yok edilmesi, yerinde beklemek yerine onları ininde etkisiz hale getiren güvenlik güçlerimizin efsane başarısı ise, içerdeki işbirlikçilerini güvenlik ve istihbarat zafiyeti var sözleri ile algı operasyonu yapmaya yöneltmekle birlikte, mağlubiyetlerini gizlemeye yönelik çabaları da asla etkili olamayacaktır. Bunu diyen şerefsiz işbirlikçileri ise, yakalanan, etkisiz hale getirilen binlerce militanı ve tonlarca patlayıcılar dahil lojistik desteklerinin, uyuşturucu ve kaçak sigara gibi finans kaynaklarının kurutulmasına yönelik başarıları asla gölgelemeyecektir.

     MİT tırları ile bunlara silah gönderdiğimizi, petrol ticareti yaptığımız ve destek verdiğimizi  iddia eden satılık kalemler ve akademisyenler dahil, dünyada bu örgütle sahada mücadele eden tek ordu olduğumuzu, onları yenilgiye uğratmamızla birlikte, nasıl bir balon olduklarını dış dünyaya en güçlü şekilde ıspat etmemiz, bunun korkusuyla Musul ve Rakka operasyonlarını hayata geçiren aşağılık dış destekçilerine karşı bu mücadelenin kazanılacağını, dünya kamuoyuna adeta deklare etmiştir.

     Ülkenin her yanından gelen en güçlü halk desteği ve manevi birliktelik,30 yılı aşkın süren ve yüzlerce milyar dolar ekonomik kayba uğramamızı sağlayan, bununla birlikte binlerce fidanımızın yitip gitmesine sebep olan bu kanlı mücadelenin, lehimize başarıyla ve zaferle sonuçlanacağından asla kimsenin kuşku duymaması gerekir.

     Türk Devleti güçlüdür ve Türk Milleti iman dolu koca bir yüreğe sahiptir. Bu vesile ile tekrar tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize ve yaralılara Allah’tan şifa, yakınlarına başsağlığı dilerken, birlik ve dayanışma ile bu günleri geride bırakacağımız günler de, herkesin üzerine düşen görevi yerine getireceği inancıyla, tüm milletimize sabır diliyorum.

     Yeniden buluşabilmek ümidiyle. 19.12.2016