Bugun...


Ülkümen PELİTLİ

facebook-paylas
BİLMEM FARKINDAMISINIZ? MHP VE SAYIN BAHÇELİ;
Tarih: 21-11-2016 00:00:01 Güncelleme: 21-11-2016 00:00:01


AK PARTİYE VE ERDOĞAN’A DEĞİL, İSLAM’A VE TÜRKLÜĞE OMUZ VERİYOR!!!!

      Öncelikle bu yazıyı yazarken şunu açıkça belirtmek istiyorum. Bu yazı başkanlık tartışmaları ile ilgili olmayıp, sadece son dönemlerde belirli kesimler tarafından, başkanlık seçimi üzerinden AK Parti, Sayın Erdoğan, MHP ve Sayın Bahçeli’ye yönelik eleştiriler hakkında farklı bir bakış açısı oluşturmak için yazıyorum.

      İkinci olarak aslında böyle bir yazıyı yazmaya beni yönlendiren olay, geçen günlerde çok sevdiğim ve saydığım bir ülkücü büyüğümüzün ve yine bir başka ülkücü ağbimizin eşinin, Sayın Bahçeli’ye bu olay üzerinden ağır hakaretlerde bulunması ve oyunu MHP ye vermeyeceklerini söylemesi ve kamuoyunda oluşturulan algı operasyonunun etkisine dikkat çekmektir.

      Üçüncü olarak da 80 yılı aşkın bir süredir siyasi geleneği olan bir aileden, siyaseti yakından bilen, toplumsal olayları yakından izleyen bir insan, en önemlisi de 15 Temmuza kadar uzanan bir süreci yaşamış bir vatandaş olarak yazmak gereğini hissettim. Bu yazıya gelebilecek eleştirileri de, gerek bu köşede gerekse sosyal medya hesabımda geçmiş dönemlerde dahil olmak üzere, gerek Sayın Erdoğan’ın ve gerekse Sayın Bahçeli’nin eksiklerini yazabilmiş ve eleştirmiş biri olarak rahatlıkla göğüsleyebilirim.

     Dördüncü olarak da, 53 yıllık hayatımın, 32 yıllık meslek ve emeklilik sonrası 1.5 yıllık yaşantımın hiçbir döneminde, hiçbir ikbal beklememiş, hiçbir makama talip olmamış, mesleğinin son 8 yılında MEB bürokratlarının saçma sapan uygulamaları ve anlaşılamayan tutarsız yargı kararlarıyla, rotasyon değil bir nevi sürgün olarak bitirmiş ve idari davaları halen emeklilik sonrası bile devam eden, en önemlisi de bana eksenin kaydı diyen ama ekseni hiçbir zaman yerine oturmayanların, 28 şubat dahil saklanırken, protestoların adamı, eylem ve yerel tv ile gazeteler dahil söylemlerini, gerek bireysel ve gerekse KAMUSEN ve Türk Eğitim Sen çatısı altında açıkça ifade etmiş, hiçbir zaman ülkücülüğünü sorgulatmamış ve açıkça ifade etmiş birisi olarak hakkım olduğuna inanarak yazıyorum.

        Ülkücülüğü, muhafazakarlığı, demokratlığı, Atatürk’ü hiçbir partiye ve kuruluşa bırakmayacak kadar sağlam temellerden gelen birisi olarak, son dönemlerde öncelikle dikkat çekmek istediğim; Sayın Erdoğan düşmanlığı ve başkanlık kurgusu altında İslam’ın en büyük kalesi ülkeme ve onun bayraktarı Türk Milletine yapılan saldırıları algılayamayan, haçlı zihniyetinde seyrettiği yanlı tv ler, konuşmacılar ve demokrat maskesi altında İslam’ın, Türk Milletinin ve ülkücü hareketin aşağılanarak, sakin konuşmacı kimliği altında milyonların gözü önünde tartışma programında masaları yumruklayarak kıran CHP milletvekilleri ve dış besleme aydın gözüyle bakarak, topluma enjekte edilen korku iklimi etkisinde kalıp, onun diliyle seslendirenlerin oluşturduğu kirli demagojidir.

        Eğer Sayın Bahçeli’ye kızmak istiyorsanız, 1999 yılında sağ partileri reddedip sol ile iktidar olma seçeneğinde bir bildiği var demeyecektiniz. Sadi Somuncuoğlu aday olmaya giderken önüne çıkıp MHP Milletvekili tarafından dövüldüğünde, töre demeyip ülkenin yarattığı suni krizle 50 milyar dolarına mal olan, Çankaya Yargıcı sol tandanslı Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanı seçilmesine engel olmadığı için kızacaktınız. Mecliste 367 yı tamamlayıp, en büyük rakibinizin adayı Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesinde verdiği örtülü destek için karşısına çıkacaktınız. Benim o zaman nasıl yüksek sesle eleştirdiğimi çevremde bulunan herkes net olarak bilir ve benim ağzımdan bizzat duydu. Çoğunuz o zaman bir bildiği vardır, devletin bekası için yapıyor deyip ses bile çıkarmadınız.

      O zamanki devletin bekası vardı da ve Devlet Bey’e güveniyordunuz da, şimdi Devletin bekası sorunu yok mu ve neden Devlet Bey’e güvenmiyorsunuz? Tam tersine 100 yıllık oyunu bozulmaya başlayan ve hasta adam olarak bir kenara bıraktıkları, Osmanlı İmparatorluğunun küllerinden inşa edilen Türkiye Cumhuriyetinin, yeniden dünya siyaset sahnesinde Sayın Erdoğan’ın ve Davutoğlu’nun stratejik derinlik isimli tüm yanlışlarına rağmen, yeniden Sayın Erdoğan’la sahne alması, İslam dünyasının yeniden parlayan yıldızı olması, masaya henüz oturmasak da, kimseyi de o masaya oturtmadığımız bir dönemde, 15 Temmuza kadar uzanan iç ve dış hain işbirlikçilerin, tuzağına neden düşüyorsunuz. Çünkü o işbirlikçiler, Rusya ile neden kötü olduk, düzelince neden geri adım attık, İsrail ile neden kötüyüz deyip, İsrail bizden dünya kamuoyu önünde ilk defa yaptıkları gibi özür dileyip, Gazze ve Filistinlerdeki masum Müslümanlara nefes aldırdığımızda, neden İsrail’den özür diliyorsunuz diyen ve bizi sürekli Avrupa’ya şikayet etmeyi marifet sayan, hendeklerdeki alçakların arkasına saklanıp, ülkeyi böleceğiz deyip, sonra binlerce militanı o hendeklere gömünce, biz barış istiyoruz diye ağababaları Avrupa’nın kucağına koşan soysuz vekiller ve karısının arkasına saklanıp, Almanya’nın kucağına düşen gazeteci ve onun diğer destekçilerinin ağzıyla konuşuyorsunuz.

        Sayın Bahçeli benim eleştirdiğim tüm yanlışlarına rağmen, hiçbir zaman bu ülkeye makam için ihanet içinde olmamıştır ve ülkeyi bölecekler soysuzluğu içinde olanların ağzına malzeme olacak hiçbir yanlışın içinde olmamıştır ve olmayacaktır. 7 Haziran seçimlerinde CHP ile HDP nin tuzağına düşmeyerek, başbakanlık makamını bile elinin tersiyle itmiştir.

        Geçmişte benim ama şimdi sizin eleştirdiğiniz Sayın Bahçeli’nin, bu eleştiriler karşısında siyasi performansını bir incelemek istedim. Ülkücülerin ölmez lideri Başbuğ döneminde seçimlerde, 1969 da % 3, 1973 de % 3.1, 1977 de %6.4, 1987 de % 2.9, 1989 da % 4.2(mahalli seçimler), 1991 de RP,MHP,IDP koalisyonu ile % 16.9, 1995 de bağımsız olarak en yüksek olarak % 8.2 oy aldı. Sayın Bahçeli döneminde ise, 1999 da % 18, 2002 de % 8.3, 2007 de % 14.29, 2011 de % 12.98, 7 Haziran 2015 de % 16.9 ve 1 Kasım 2015 de ise %11.9 oy alarak, Sayın Başbuğun emanetine ihanet etmediğini göstermiştir. Neymiş MİT ajanı imişde falan filan. Keşke böyle siyasi grafiği yükseltecek bir MİT ajanı daha olsa da MHP tek başına iktidara gelse.

        Diğer adayları bir kenara bırakırsak Devlet Bey’in, üzerinden en çok eleştirildiği aday olan Meral Akşener’e de değinmek istiyorum. Kendisini DYP  nin İçişleri Bakanı olarak, alışılagelmişin dışında dik duruşu ve mert söylemleri ile takdir etmiş ve hala da bir ön yargısı olmayan birisi olarak hatırlatmak istiyorum. DYP ye kendisinin FETÖ tavsiyesi ile alındığını 35 yıl FETÖ nün ikinci adamı olarak çalışan birisi söylediğinde, savunması “ben o zaman DYP gençlik ve kadın kollarındaydım, beni DYP kadın kolları başkanı tavsiye etti” diye savunma verdiğini, sonra DYP nin içişleri bakanı olduğunu, DYP sandığa gömülmeye başladığında AK Parti kurucuları arasında olduğunu, bir süre sonra Abdullah Gül, Abdullatif Şener, Bülent Arınç ile anlaşamayınca MHP ye geçtiğini unutmayalım diyorum. İnternete bakın bunları rahatlıkla bulur okursunuz. DYP de kaldığı ve Ak Parti Kurucusu olmak üzere çalıştığında, acaba siyaset sahnesinde MHP diye bir parti yok muydu? Eğer var idiyse ki vardı, abisinin ülkücü yönetici olduğu ile övünmesi yerine neden gerçek partisin de değildi acaba?

        MHP deki tasfiyeler benim de pek hoşuma gitmese de, siyaset sahnesinde bunlar oluyor. Sayın Erdoğan ile yola çıkan Bülent Arınç, Abdullah Gül, Abdüllatif Şener, Hüseyin Çelik şimdi neredeler sahi. Ama bu örtülü tasfiyeler AK Partiyi küçültmedi, aksine her seçimde katlayarak büyültüyor.

        Benim asıl sorum ise, Sayın Başbuğ zamanında MHP neden gerçek oyunu asla alamadı. Sebebini de söyleyim, 1983 ile 1991 arasında Sayın Özal büyük teveccüh göstererek, 1991-1997 arasında ise gerek aynı siyasi iklimi paylaşmaları gerekse de kadro yetersizliğinden DYP nin gerek siyaset, gerekse de bürokrasi kadrolarında yer almaları olabilir mi sebebi acaba.? Çünkü herkes biliyor ki, o dönemdeki tüm kadroların ekseri çoğunluğu ülkücü kökenli idi ve gerek konjonktür, gerekse de Sayın Bahçelinin etkisiyle yuvaya dönmüş olup, seçim sonuçları bunu açıkça göstermektedir.

       Sayın Bahçeli eleştirilen bu iradeyi ortaya koymasa, zaten erken seçim olacak ve AK Parti net olarak söylüyorum en az 350-370 arasında bir milletvekili çıkaracak, baraj altına düşen ve baraja doğru giden HDP ve MHP den aldığı milletvekilleri ile istediği düzenlemeyi, bir sene sonra zaten yapacaktı. Burada Sayın Bahçeli denilenlerin aksine destek ve yastık olmamış, tam tersine siyaset sahnesinde başrol alarak, tüm partilerin ve kamuoyunun ağzının içine baktığı bir siyasi lider ve başrol oyuncusu olarak, üniter devlet yapısını ve Anayasanın ilk 4 maddesini koruyarak tarihi bir sorumluluk üstlenmiştir. Üstelik bu riskli girişimi ile de binlerce ülkücü gencin devlet kapısını yeniden aralamasına sebep olmuştur. İç ve dış haçlılara karşı da, yıkılmak istenen İslam’ın son kalesi ülkeme ve onun asil milleti Türklüğe omuz vermiştir.Bir daha düşünün derim eleştirirken.

        Yeniden buluşabilmek ümidiyle.21.11.2016





YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
HABER ARŞİVİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI