İlhan Berk yazmayı, "Yazmak sessizliği kanatmak hepsi bu." diyerek tarif eder.

   Yazmak, insanın kendisini muhtelif şekillerde anlatmanın yollarından en sessiz olanıdır. Rahatlama biçimidir. Sadece kağıt ve kalem ile de değil dijital ortam  klavye üzerinde de yazarız. Bununla ilgili Norveç Bilim ve Teknoloji Üniversitesinden Profesör Audrey van der Meer liderliğinde  araştırma yapıldı. Araştırma çerçevesinde 12 çocuk ve 12 yetişkinin beyin aktiviteleri, ekrandaki yazıları dijital kalemle veya klavye kullanarak not alırken elektroensefalografi (EEG) yöntemiyle izlendi. Hem çocukların hem de yetişkinlerin beyinlerinde kalemle yazarken, hafıza ve yeni bilgi öğrenmeyle bağlantılı bölgelerde daha fazla hareketlilik tespit edildi. Sonuçları, "Frontiers in Psychology" dergisinde yayımlandı. Profesör Meer şöyle diyor:

"Kâğıt ve kalem kullanımının anılarımızı hatırlamamızda katkısı var. Elle yazı yazmak beynin duyusal motor kısmını daha fazla aktifleştiriyor. Yazı yazarken çıkan sesleri duymak, yazdığımızı görmek ve kalemin kâğıda yaptığı baskı beynimizdeki birçok duyuyu aktifleştiriyor. Bu duyu deneyimleri, beynimizin farklı bölgelerle etkileşim haline girmesine sebep oluyor ve beynimiz öğrenmeye açık hale geliyor."

Sonuçlarına baktığımızda:

İletişime katkısı: İfade yeteneğinizi geliştirir.

Psikolojik ve Fizyolojik katkısı: Travmaların ve duyguların dışa vurulmasını sağlayacak şekilde yazmanın kan basıncını düşürdüğü, stres düzeyini azalttığı ve stresle ilgili fiziksel şikayetlerinde azalmasına katkı sağlamasına yardımcı olduğu gözlenmiştir. Aynı zamanda çalışma belleğini de güçlendirmektedir.

Odaklanmayı kolaylaştırır: Yazarken sürekli bir düşünsel süreç içerisinde oluruz. Bu süreçte seçilen cümlelerin uygun şekilde kurulması beyin fonksiyonlarını çalıştırır ve hızlı düşünmeye katkı sağlar.

Karar almayı kolaylaştırır: Yazarken "Cümleyi nasıl toparlasam, nasıl daha iyi anlatırım?" gibi bazı kararlar alırız. Bu süreç zamanla hızlanmaya bu da hayatımıza yansımaya başlar. Sonuç olarak beynimizde yeni bağlantılar da oluşturur.

Bağışıklığı Güçlendiriyor: Uzun süreli üzüntülerin vücutta stres hormanu olarak bilinen kortizon seviyesinin yükselmesine neden olduğunu ve bu durumun bağışıklık sisteminin zayıflattığını göstermektedir. Yeni Zelanda'daki Auckland Üniversitesinde 49 yaşlı ile yapılan araştırmada, üç gün boyunca üç gün boyunca her gün 20dakika yaşadıkları üzücü, sıkıcı olayları veya günlük aktiviteleri hakkında yazmaları istendi. Sonuç: Olumsuz bir durum hakkında yazan kişilerin iyileşme oranlarının günlük aktivite hakkında yazan kişilere oranla daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.

Elle yazı yazmanın çocukluktan sonra da yararları var. Yetişkinler için bilgisayarda yazı yazmak, elle yazı yazmaya kıyasla hızlı ve etkili bir alternatif olabilir ancak bu durum yeni bilgiyi işleme becerimizin gerilemesine sebebiyet veriyor. Harfleri yazarak hafızamıza işlediğimizde onları sadece daha iyi öğrenmiyoruz, bu durumdan aynı zamanda hafızamız ve öğrenme yetimiz de yarar görüyor.